/*
Gaviscon Şurup Kullananlar, Gaviscon Şurup Kullanımı
Doktorlar tarafından mide rahatsızlığı çeken hastalara sıklıkla önerilen bir şurup olan Gaviscon Şurup hakkında ne düşünüyorsunuz ? Gaviscon şurup ile tecrübeleriniz neler ? Blog makalemizi okuyun: Gaviscon Şurup Nedir, Neye Yarar, Yan Etkileri Nelerdir ? ..
1081 6 devamını oku
Saç Dökülmesine Ne İyi Gelir? 2020 Yeni Yöntemler
Saç dökülmesine ne iyi gelir, sorusu hem bayanlarda hem de beyler de sürekli gelen sorular arasında. Zira erkeklerde saç dökülmesi daha fazla olup, bunun nedenleri arasında vitaminsizlik olarak gösterilse de, asıl etkenin cinsellik ile bağlantı kurulduğu 2020 yılı dahilinde anlaşılmıştır. Söz konusu erkeklerde saç dökülmesi nedeni her ne kadar genetik ile sorunun nedeni olarak belirtilse de, saç bakım uzmanları, bireylerin aşırı güneş ışınlarına maruz kalması ve bakımını yapmamasına bağlamakta. Saç Dökülmesine İyi Gelen Besinler Kadın ve erkek, genç ve yaşlı herkesin en önemli kâbuslarından biri, saçlarının dökülmesidir. Bazen eşit ağırlıklı olarak baş bölgesinin tümünde aynı oranda gerçekleşen dökülmeler, kimi zaman da bölgesel olarak gözlenmektedir. Genetik yatkınlığın da bir faktör olduğu saç dökülmesinin önüne geçebilmek için, sebebini öğrenmek çok önemlidir. Stres, genetik, hastalık gibi faktörlere karşı çeşitli yöntemler değerlendirilerek saç dökülmesi önlenebilir veya yavaşlatılabilir. Yılda bir kez bile olsa, denize girip çıktıktan sonra saçları bir geceliğine yıkamamak ve tuzlu olarak bırakmak saç kökleri için önerilmektedir. Bunun dışında sık şampuan değiştirmek ve kimyasal içeriği yüksek olan şampuanlar kullanmanın da olumsuz bir etkisi olduğu bilinmektedir. Doğal ürünlerden yapılan sabun ve şampuanlar kullanılması, banyo sonrası saçların iyice durulanması da bir diğer ayrıntı olarak bilinmektedir. Saç dökülmesi yaşayanlar bir çok kesim bulunmakta. Hali ile bu dökülmelerin önüne geçmek isteyenler bir an önce nelerin saç dökülmesine iyi geldiğini sorgular. Vitaminli besinlerin saç yıpranması ve dökülmesine fazlası ile yardımcı olduğu kanıtlanmıştır. Saç Dökülmesine İyi Gelen Bitkisel Kürler Bazı kürler vardır ki, saç çıkarıcı etkisi bile bulunur. Bunları yakından incelersek; Malzemeler: 2 kaşık çam terebenti yağı, 2 kaşık badem yağı, 3 kaşık zeytinyağı, 2 kaşık bal, 2 tane E vitamini kapsülü Hazırlanışı: Yemek kaşığıyla ölçerek hazırlayacağınız yağları bir kâse içerisine dökün ve iyice karıştırın. Üzerine E vitamini kapsülünü açıp tozunu veya hap şeklindeyse toz haline getirerek dökün. Balı da kâseye ekleyin ve iyice karıştırın. Fırça yardımıyla -evinizde kullandığınız temiz bir pasta fırçası da olabilir- karışımı saç diplerinize sürün. Karışımı tamamen yedirdikten sonra elinizle saçlarınıza masaj yapın. Saçınızın tamamına kürü sürdükten sonra bir streç filmle veya boneyle sarın 30 dakika boyunca bekleyin. 30 dakika sonra saç tipinize uygun bir şampuanla saçlarınızı yıkayın ve iyice kurutun. Saç kırıklarına da iyi gelen bu kürü belirli aralıklarla yaptığınızda dökülmelerinizin azaldığını göreceksiniz. Saç dökülmelerini önlemek veya en azından yavaşlatmak için ayda bir kez saça zeytinyağı masajı yapmak çok önemlidir. Saça sürülen zeytinyağı yaklaşık yarım saat bekletilir ve ardından bol suyla yıkanır. Yağ sürülürken masaj yapılarak yedirilmesine olanak tanınır. Ayrıca şayet mümkünse zeytinyağı zenginleştirilebilir. Kantaron yağı, nane yağı, kekik yağı, bal, sarımsak yağı gibi ürünlerle takviye edilebilir. Özellikle sarımsak yağı oldukça rağbet görmektedir. Birkaç diş sarımsak havanda dövülerek çıkan yağ birkaç damla zeytinyağıyla karıştırılabilir. Sonrasında da saç köklerine sürülüp beklenir. Ayrıca C vitamini içeren gıda ürünlerinin tüketimine özen gösterilmesi, balık tüketimine yeterince yer verilmesi de saç dökülmelerini önleyecektir.
Simflat Kullanıcı Yorumları - Simflat Kullananlar 2020
Simflat,40 ve 80 miligram (MG) ağırlıktaki tabletlerden oluşmakla beraber, bir çok birey simflat kullanıcı yorumlarını merak etmekte. Zira simflat tablet kullanmadan önce kullananların bakış açısı, her birey için önem arz eder. Bu nedenle bu kişilerin ağızlardan simflat kullananların yorumlarını dinlemek ve görmek mantıklı bir görüş olacaktır. Ancak öncelikle simflat nedir, simflat neye iyi gelir, yan etkileri simflat'ın nelerdir başlığını açıklayalım. Simflat Nedir? Neye İyi Gelir? Kutularda 30’lu tabletlerle satılan Simflat, reçetesiz alınabilmekte olup mevcut fiyatı 27.76 TL’dir. Buna karşın hekimin reçeteye yazması durumunda, reçeteli olarak alınabilmektedir. Pinix 40 mg / 80 mg film kaplı tablet ile Colpermin kapsül 187 mg ilaçlar Simflat ile eşdeğerdir. Birbirlerinin yerine kullanılabilecek, yani muadil olan bu haplardan hangisinin tercih edilmesi gerektiğini hekiminize danışmanız gerekmektedir. Gastrointestinal ilaçlar altında “Sindirim Motilitesi Düzenleyicisi” olarak anılan ilaç, farklı sorunlar için hekimlerce tercih edilmekte ve reçete edilmektedir. İlaç, genellikle sindirim sistemi sorunu yaşayan hastaların tedavisinde kullanılmaktadır. Spazm giderici olarak kullanılan Simflat, gaz sorunlarında da tercih edilmektedir. IBS olarak bilinen irritabl bağırsak sendromu için yazılan ilaç, bağırsakların da düzenli çalışmasını sağlamaktadır. Ayrıca reflü için de kullanılmaktadır. İlacın her alımında 1 tabletten fazlası alınmamalıdır ve ayrıca günde de toplam en çok 3 adet alınması önerilmektedir. İlacın etkin olabilmesi için tok karnına kullanılmaması, yemekten yaklaşık 20-30 dakika önce bol suyla yutulması önerilmiştir. Genele bakıldığında aşağıdaki sorunlar için kullanıldığı belirtilmiştir. Kabızlık, İshal, Şişkinlik, Bulantı hissi, Sindirim zorluğu, Bağırsak spazmı, Ağrılı bağırsak hastalıkları, Bağırsak hareketsizliği hastalıklarının tedavi edilmesinde kullanılır. Simflat Kullanıcı Yorumları Simflat Kullanan Ayşe Hanım; Kullandıktan 2 gün sonra benim kaslarımı gevşetmesinin ardından uyku sorunu yaşattı gibi. Zira yemeklerden önce aç karnına alıyordum ve yemek yedikten bir kaç saat sonra, uyku hissi doğuruyordu. Belki de havanın sıcak olmasından kaynaklanmış olabilir de... Simflat Kullanan Neriman Hanım; Kullanmadan önce kabızlık problemim baya vardı. Kullandıktan 1 gün sonra sindirim sisteminde acayip bir hızlanma gördüm. Kabızlık sorunu olanlar bana göre kullanabilir ancak doktor tavsiyesine önem verin ! Nedeni de her bireye iyi gelmeyebilir diye duymuştum.. Simflat Kullanan Bekir Bey; Günde 3 tablet atıyordum ancak bende karın ağrısı yapmıştı. Üstelik ilk gün bunu acayip derecede hissettim. Sonra ne mi oldu? WC'den çıkamaz oldum. İçimdeki tüm birikimi dakikalar içinde atmıştım. Simflat Kullanıcı Yorumu Hamza Bey; Benim sağlık sorunum; bağırsak sendromu denilen illetti. Saolsun doktorum bunu önerdi. Günde 3 adet aç karnına atıyordum ancak kabızlık sorununa çok iyi gelmekte. Önerir miyim derseniz, bunu ben belirtemem zira doktor değilim. Simflat Kullanıcı Yorumu (Adını vermeyen bayan ziyaretçi) ; Ben simflat ilacını zayıflatma etkisi için kullanmıştım. Nedeni de aşırı WC'ye gitmeye neden olmasından dolayı idi. Yani kabızlık sorununa iyi gelmesi, içimdeki yağları da beraberinde götürecek olacağını düşünmüştüm. Sonuç itibari ile bir kaç kilo attım gibi. Ama tavsiyem bunu doktora sorarak almanızdır. Yukarıdaki kullanıcı yorumlarına baktığımızda simflat hapın etkilerini, insanlar üzerinde nelere iyi veya zararlı geldiğini fark edebilirsiniz. Simflat kullananların ağızlardan dile getirdikleri, simflat kullanıcı yorumları, eminim sizlere bilgilendirici bir nitelik sunar.
Amfetamin Nedir, Yan Etkileri Neler?
Uyuşturucu ve sakinleştirici olarak adlandırılan ilaçlardan biri olan amfetamin, tarihte ilk kez 1887 yılında ortaya çıkarılmıştır. Etkisi bakımından incelendiğinde amfetamin, etkili olup etki etme süresi ortalama olarak 12 dakika arasında. Bildiğiniz gibi breaking bad dizisindeki amfetamin tozu aslında budur da diyebiliriz. Amfetamin Nedir? Sentetik uyuşturuculardan biri olan ve ölümcül tehdit sıralamasında genellikle ilk sırada anılan amfetamin, çeşitli rahatsızlık ve hastalıklarda kullanılan bir ilaçtır. 1900’lü yıllardan daha önce keşfedilmiş bu yapay uyuşturucu, oral yoldan alındığında etkisini 15 dakika kadar içerisinde gösterebilmektedir. Kolaylıkla bağımlılık yaratabilen amfetamin, özellikle askerler, teröristler ve zorla çalıştırılan işçiler üstünde kullanılmıştır. Örneğin Nazi yönetimi altındaki Almanya’da işçilerden daha yüksek verim edinilebilmesi için amfetamine başvurulmuştur. Aynı dönemlerde, bazı Avrupa devletlerinde de askerler üstünde kullanılmış ve İkinci Dünya Savaşı’nda özellikle piyade güçlerinde amfetamine yer verilmiştir. Amfetamin Etkileri Nelerdir? Normal koşullarda, doktor tavsiyesi ve reçetesiyle kullanılan amfetamin, hiperaktivite sorununa karşın kullanılmaktadır. Bunun dışında epilepsi, depresyon, aşırı iştah gibi durumlarda da kullanılabilmektedir. Ayrıca belirtmekte fayda var ki ancak reçeteyle kullanılabilmektedir ve Türkiye’de kırmızı reçeteyle satışı yapılmaktadır. Kırmızı reçeteyle satılan ve ilaç olarak kullanılan amfetamin, sokakta farklı isimlerle anılmaktadır. Kristal meth, ektazi, eve ve STP gibi isimlerle de anılan bu uyuşturucu, tıbbi amacı dışında kullanıldığında son derece tehlikelidir. Ürünün içeriğinde, yasadışı üreticiler tarafından yapılan değişiklikler söz konusudur. En düşük maliyet ve en yüksek gelir odaklı olarak ürünün içeriği doğrudan ölüme yol açabilecek maddelerle donatılmaktadır. Uyuşturucu olarak alınması, kullanımını takip eden ilk saatteki mutluluk durumudur; ancak bu mutluluk durumu her kullanımda daha da azalmakta ve mutluluk hissi için ürüne muhtaç ve bağımlı hâle gelinmektedir. Kullanan bireylerin yüzlerinde kızarıklık, tenlerinde solgunluk, baş ağrısı ve mide bulantısı gibi durumlar gözlenebilir. Bunlar hafif yan etkiler olarak anılmaktadır; ancak diğer etkileri çok daha kalıcı, ağır ve ölümcüldür. Amfetamin Nasıl Kullanılır? Bireyler uyarıcı etkisi olan amfetamin'in nasıl kullanıldığını merak edebilir. Söz konusu amfetamin, ağız yolu veya damla şeklinde alınabilir. En fazla tercih edilen şekli ise amfetamin olarak şırınga ile enjekte edilerek kullanılmakta. Kokusu bakımından ağır olması nedeni ile ağızdan alanların çoğu şikayetçidir bu durumdan. Piyasada amfetamin dexedrine veya merafetamin olarak bulunmakta. Doktor tarafından reçete ile satılan bu ilaçların kullanımı yapılmadan önce doktor onayı alınması zorunludur.
Beyaz Kilin Saça Faydaları Nelerdir? Saçı Erken Uzatma Yolları
Saç beslenmesi ve uzaması için kullanılan saç killeri için bir çok birey, ne tür bir kilin saça faydası edececeğini tam olarak bilmemekte. İşte bu nedenle, beyaz kil hakkında önem arz eden püf noktaları paylaşmak istedim. Kilin Saça Faydaları Nelerdir? Çeşitli minerallerden oluşan ve doğalının bulunması neredeyse olanaksız olan kil, birçok cilt sorununa iyi gelmektedir. Ayrıca cilt bakımı için de kullanılmaktadır. Besleyici, dengeleyici ve onarıcı özellikleri bulunan kil, genellikle yüz bölgesine maske olarak uygulanır. Bu doğal yöntem aynı zamanda vücudun çeşitli bölgelerine de uygulanabilmektedir. Sivilce, akne ve siyah nokta gibi sorunlardan sarkık ve yanıklara, cilt kuruluğundan yağlı ciltlere kadar birçok sorun ve şikayet için çeşitli killer kullanılmaktadır. Piyasadaki neredeyse tüm killer doğal olmayan yöntemlerle oluşturulmuştur. İçeriklerine ve renklerine göre farklı isimlerle anılan killer, ayrıca saç bakımı için de kullanılmaktadır. Kil, hem yıpranmış hem de solgun bir görünüme sahip olan saçlar için kullanılmaktadır. Ne amaçla olursa olsun kilin uygulanmasından önce saçların yıkanması önerilmektedir. Kil Maskesi Tarifi Kir ve yağın akıtılmasının ardından uygulanan kil, saçta en az yarım saat kadar bekletilir. Uygulanma aşamasında masaj yapılarak yedirilmesine dikkat edilmelidir. Böylelikle saç köklerine tesir etmesi sağlanmış olur. Sonrasındaysa bol suyla durulanmalı ve iyice kurulanmalıdır. Saça kil uygulanması, hem saçtaki yağ ve nem dengesinin oluşumuna olanak tanır hem de birçok kepek sorununun tedavisine iyi gelir. Saça kil uygulanmasında dikkat edilmesi gereken noktalardan biri ise süreklilik arz ettirilmemesidir. Yani her gün veya günaşırı uygulamak yerine, en sık haftada bir kez uygulanması daha idealdir. Ayrıca hassas ciltler için önerilmemektedir. İlk uygulamada görece az kil sürülmesi ve 3-4 dakika kadar beklenip yıkanması, eğer bir ters tepki oluşmamışsa sonra tedaviye devam edilmesi önerilmektedir.
Emla Krem Nedir? Nasıl Kullanılır? Yan Etkileri Neler?
Emla krem aldığınızda acaba bu krem ne işe yarar, yan etkileri var mı şeklinde soruların yanıtlanmasını düşünebilirsiniz. Zira ağda öncesi, geciktirici etkisi, kaş ve yanak yüzeyindeki tüylerin alınması öncesinde, gibi bir çok faal etki gösterdiği için kullanılmakta. Eczanelerde reçetesiz olarak satın alınabilen emla krem, ne SGK ne de bağkur tarafından karşılanmamakta. Bu nedenle ücret verilerek emla krem satın alınabilir. Emla krem vajinusmus olarak bayanlarda kullanıldığı gibi, erkeklerde geciktirici olarak da belirtilmiştir. Emla Krem Nedir ve Nasıl Kullanılır? Özellikle belli bir yaş grubundaki bayanların sıklıkla merak ettiği, denediği ve aldığı krem, Emla, içeriğindeki lidokain ve prilokain ile son derece popüler bir üründür. Emla Krem, haricen uygulanan ve uyuşturucu etkisi gösteren medikal bir üründür. Bu yüzden de tercih edenler belli bir kitledir. Krem, en basit tarifle, sürüldüğü yerde geçici bir süreliğine hissizliğe neden olmaktadır. Bu etkisi sayesinde, özellikle belli yaş aralığındaki kadınlar tarafından kullanılmaktadır. Söz konusu krem, sadece kadınların değil, erkeklerin de tercih ettiği bir kremdir. Krem, bazı deri üstü cerrahi operasyonlarda kullanılabilmektedir. Bu tip kullanımı oldukça sınırlıdır. Asıl kullanım yeri ise gündelik hayatın kimi aşamalarıdır. Kalıcı dövme yaptırırken, ağda sırasında, lazer epilasyon uygulamalarında rağbet gören Emla, eczanelerde rahatlıkla temin edilebilir. Bazen cinsel ilişki korkularının veya ağrılarının önlenmesi için de tercih edilebilen ürün, sünnetlerde ve sporcuların vücutlarına uyguladıkları sir ağdalarda da kullanılmaktadır. Emla Krem’in uygulanacağı yerin mutlaka temizlenmiş olması gerekmektedir. Gerekirse istenen bölgenin yıkanması ve ardından kurulanması gereklidir. Sonrası kremin bölgeye sürülüp yavaş masaj hareketleriyle yedirilmesi ve sonrasında da en az 45 dakika beklenmesi gerekmektedir. Eğer hissizlik henüz oluşmamışsa, beşer dakika arayla denenebilir ya da az krem uygulanmış olabileceğinden krem uygulaması tekrarlanabilir. Emla Krem Geciktirici Etkisi Var Mı? Doktorlardan alınan bilgilere göre; emla krem sürülen yerin genelde hissizlik uyandırdığı görülmesi nedeni ile geciktirici olarak kullanılması görülmüştür. Özellikle erkeklerde geciktirici etkisi yapan doğal kremler arasında emla krem kullananların sayısı giderek artmaktadır. Kullananların farklı krem veya diğer harici ürünlere aşırı hassasiyetleri ya da alerjileri varsa, Emla Krem kullanılmadan önce denenmelidir. Bunun için ise kolun iç yüzeyine çok az miktarda sürülerek denenebilir. Eğer bir saat sonunda hiçbir değişiklik gözlenmiyorsa, Emla Krem’in içeriğindeki malzemelere alerji olmadığı anlaşılabilecektir. Emla kremin yan etkilerine baktığımızda, cilt yüzeyinde hassas ciltler üzerinde nadir bir şekilde kızarıklık hissi verdiği görülmüştür. Emla krem kullananlar bu nedenle ciltlerindeki yan etkileri dikkatlice takip etmelidir. Aksi bir durumda cilt doktoruna danışarak satın alınmalıdır. Emla krem kullanımına bakıldığında ağızdan alınmaz! Cilt yüzeyine parmaklarınız ile masaj yapar gibi sürülmelidir. Emla Kremle İlişkiye Girenler Emla krem kullananlar yapmış olduğu açıklamalara göre başta ekşi sözlükte olmak üzere bir çok platformda memnun kaldıkları belirtilmiştir. Kullanan çoğu birey, kremi ilgili bölgeye sürdükten sonra zevkin daha doruklara çıktığı ancak temas halinde çok kayganlık hissi vermesi ile erkek partnerin beklenenden daha fazla iyi performans gösterdiği söylenmiştir. Aynı şekilde bayanlarda emla krem kullanımı sonrasında bir yanma durumunun olmadığı da belirtilen açıklamalar arasında.
Fitness Ne Demek? Fitnessta Kaç Ayda Vücut Yapılır?
Fitness önemli bir spor egzersizi olarak denilse de, sağlık açısından bakıldığında günün belirli saatlerinde yapılması önerilir. Zira sağlıklı beslenme açısından spor yapmak da hayatın bir parçası olmalıdır. Bireyler ise fitness ne demek, fitness kaç ayda vücut yapılır sorusuna da yanıt vereceğiz. Fitness Programı Fitness sporuna ilgilisiniz; ancak başlayıp başlamama konusunda tereddütleriniz mi var? Veya ilgilenebileceğiniz bir spor dalı mı arıyorsunuz? Bu yazımız sizin için… İnsan vücudunda 600’ü geçkin kas ve kas grubu bulunmaktadır. Bunların önemli bir kısmı, hangi sporla uğraşılırsa uğraşılsın belirginleşemez. Buna karşın hemen her spor dalı, belli bir kas grubunu harekete geçirerek daha estetik bir görünüm sunar. Ayrıca, fitness ve vücut geliştirme gibi branşlarda belli bir kas grubuna dönük özel egzersiz programları oluşturularak istenen vücut bölgesindeki kasların görünümü iyileştirilebilir. Programa baktığımızda gündelik yaşamınızda sadece 1 saat ayırmak ideal olarak sayılmaktadır. Daha üstü için ise protein takviyesi yapılması gerekmekte. Avrupa ve Kuzey Amerika ağırlıklı yapılan araştırmaların ortalamasında, erkeklerin en fazla %20’sinin fit bir görünüme sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Bu rakam, kadınlar için daha düşük seviyelerde kalmaktadır. İnsan vücudunun dış görünümünü şekillendiren birçok kas grubu varken ve bu kasları çalıştırmanın çeşitli yolları da bulunuyorken fit bir görünüme sahip olamamak oldukça düşündürücü bir istatistik olmuştur. Özellikle obezite sayısındaki ciddi artışta dikkate alınınca, sağlıklı bir yaşamın getirisi olan fit görünümün düşüşe geçmesi anlaşılabilir bir durumdur. Fitness, diğer spor branşlarıyla ilgilenmeyenlerin düşünebileceği, iyi bir görünüm ve sağlıklı bir yaşam sunan spor dalıdır. Gündelik stresten arındırması, zamanın hesaplı ve sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi, zinde bir vücut ve fit bir görünüm sunması dolayısıyla da tercih edilmektedir. Fitness Aletleri Fitness, yaş ve cinsiyet ayrımı olmaksızın herkes için uygundur. Ayrıca boy, kilo ve vücut ölçüleri de önemsiz olup herkesin kendisine uygun şekilde egzersiz yapabilmesine olanak tanımaktadır. Düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme, birçok rahatsızlıkla beraber Tip 2 Diyabeti de önleyicidir. Hâliyle daha uzun yaşamak isteyenler için de bir anahtardır. İyi bir beslenmenin de koşul olduğu fitness ile ilgilenenler, düzenli spor yapmayanlara göre daha kaliteli uyumaktadır. Bu da gündelik yaşamlarında (iş ve okul gibi) bir artı olarak geri dönmektedir. Fazla kilolardan kurtulmak için diyete başlamak iyi bir başlangıç olacaktır. Buna karşın, yalnızca diyetle kilo vermek hem çok daha güçtür hem de daha uzun bir zaman gerektirir. Evde yapılabilecek bazı hareketlerle kalori yakımı sağlanabilir; ancak fitness ile kilo verme süreci hızlandırılabilir. Fitness aletleri günümüz şartlarında bir çok ürünü rahatlıkla bulmak mümkün. Fiyat olarak araştırdığımızda internet alışverişi yaparak fitness ürünleri satın almak mümkün. Sağlıklı bir yaşam sürmek, zinde hissetmek, iyi (fit) bir görünüme sahip olmak için fitness gerçekten de tam anlamıyla en ideal spordur. Kişinin kendine güvenini tesis edeceğinden sosyal hayatında da başarılı olmasına olanak tanıdığı için, zaman kaygısı olanların en azından haftanın birkaç gününde bir saatini fitness için ayırması önerilmektedir. Fitness Hareketleri Fitness, haftanın her günü, günün uzun saatleri yapılması gereken bir spor değildir. Yürüyüşlerle destekleyebileceğiniz ve hatta kimi zaman evde yapacağınız egzersizler sayesinde spor salonunda daha az zaman geçirebileceğiniz bir spordur. Her gün düzenli olarak hareket etmelisiniz. Toplu taşıma kullanırken bir durak önce veya sonra inip yürümek, asansör yerine merdivenleri kullanmak bile yaşam standardınız için önemlidir. Bununla birlikte, haftanın 3-5 günü bir spor salonuna giderek uzman eşliğinde egzersizlerinizi yapabilirsiniz. Fitness spor salonuna giderek ilgili panolarda fitness hareketleri bulmak mümkün! İlk etapta, hamlık ağrılarından ötürü bırakmayı bile düşünebilirsiniz; ancak pes etmemeyi de fitness ile öğreneceksiniz. Fitness için büyük bütçeler ayırmanıza gerek yok. Aylık 50 TL’den 300 TL’ye dek uzanan ücretlerde spor salonları bulunmaktadır. Kendi bütçenize en uygun olanı seçebilirsiniz. Salonlarda size yardımcı olacak işletmeciler mutlaka olacaktır. Bununla birlikte, isterseniz ilk birkaç hafta personal trainer (PT, yani kişisel eğitmen) ile çalışabilirsiniz. Her anınızda yanınızda olan ve size özel program hazırlayan antrenörle aylarca çalışmak bir seçenekken, isterseniz fit bir görünüm elde ettikten sonra kendi yolunuzu çizebilirsiniz.
Karın Kası Nasıl Yapılır? Karın Kası Egzersizleri Nelerdir?
Bir çok birey, yaz gelmeden veya fit görünmek adına göbek yağlarından kurtulmak için karın kası yapmak istemekte. Ancak ne tür karın kası hareketleri yapacaklarını tam olarak bilemez. Hali ile karın kası nasıl yapılır sorusuna yanıt aramakta. Bu nedenle karın kası aleti satın alarak, kısa sürede bunu aşma derdinde. Ancak yanlış hareketler yapılması bu bireylerin karın kası yerine farklı vücut yerlerine ağırlık vereceğini düşünmeleri gerekiyor. Yani bilinçsiz bir şekilde yapılan karın kası hareketleri, farklı sonuçlar doğurabilir. Karın Kası Egzersizlikleri Hem kadınların hem de erkeklerin özellikle yaz mevsimi için estetik bir görünümde önem verdikleri karın kasları, diğer kas gruplarıyla karşılaştırıldığında en zorlu hedefi oluşturmaktadır. Karın kası yapmak, gerçek anlamda dirayet gerektirmektedir. Spor salonuna gitmeden, hem fazla kilolardan kurtulup hem de fazla göze batmayan ve estetik görünen karın kası yapabilmenin yollarını sizin için derledik. Tabiri caizse “baklava baklava” karın kası değil de, fit bir görünüme uygun metotları inceledik. Karın kası yapmanın birinci koşulu yediklerimize dikkat etmekten geçiyor. Sağlıklı gıdaları tercih etmek ve bunları da olabildiğince yeteri düzeyde tutmak ilk kuraldır. Vücudun ihtiyaç duyduklarını ona vermek, yorgun ve bitkin kalmamak için önemlidir. Yani aç kalarak sağlıklı yaşamak mümkün değil. Aç kalınmamalı; ancak gereğinden fazla da yemek tüketilmemeli. Asitli içecekler, gıda boyası ve tatlandırıcı içeren ürünler, kızartmalar, fast food ürünleri, çay ve kahveye atılan şeker gibi bazı alışık olunan lezzetlere veda etmek en doğrusu olacaktır… Karın Kası Nasıl Yapılır? Fiyatları oldukça makul düzeyde olan bazı karın kası oluşturma aletleri bulunuyor. Bunlar tercih edilebilir; ancak bu ürünlerle sağlıklı ve fit bir görünüm kazanılamayacağı peşinen bilinmelidir. Bu ürünler, vücudun (kas gruplarının) ısıtılması ve masa başı işle ilgilenilirken kullanılabilir. Spor, kesinlikle şarttır. Oldukça basit birkaç egzersizle karın kaslarının oluşumu başlayacaktır. Mekik çekmek, karın kasları için en ideal harekettir. İlk egzersizde bile karın kaslarının ısındığı ve sanki yandığı hissedilebilir. Yeni başlayanlar, yarım mekik hareketini tercih edebilir. Hatta iki seçenekte sunulabilir: İsteyenler 3 setten 10’ar adet yarım mekik çekebilir. Tam mekik yapabilecek olanlarsa 3 setten 7’şer tam mekik yapabilir. Yarım mekiğe başlayanlar ikinci hafta tam mekik yapanların ilk haftasına dönerek oradan devam edebilirler. Tam mekiğe başlayanlarsa her hafta set sayısını koruyup adet sayısını artırabilir. Her sette 15’er adet mekik olduktan sonra, set sayısı iki hafta boyunca 4 olarak tercih edilip akabinde kişinin kendisini daha iyi hissedeceği şekilde set ve/veya mekik adedi artırılmalıdır. Plank duruşu, mekiği takiben uygulanabilecek bir harekettir. Şınav pozisyonu alınır, ancak dirseklerden ellere dek ön kol yere yapıştırılır. İlk hafta 20 saniye, ikinci hafta 30 saniye, sonraki iki hafta 45 saniye bu şekilde bir kereye mahsus beklenir. İkinci ay ve devamında ise sadece bir dakika bu pozisyonda beklemek yeterli olacaktır. Karın Kası Diyeti Her diyet yapma aşamasında ne tür ve neye yararlı geleceği önceden araştırılmalı ve buna göre bir diyetisyenden bilgi alınması önerilmektedir. Mekik çekip plank duruşunu da tamamladıktan sonra şınav çekilebilir. Şınav, doğrudan karın kaslarını çalıştırmıyor olsa da, vücudun dengeli görünümüne katkı sunacaktır. İlk hafta 5 adetten başlayarak her hafta 5 adet artırmak ve 30’a kadar düzenli artış yapmak, vücudun fit görünümüne olanak tanıyacaktır. Dördüncü ve son hareket ise twist olarak bilinmektedir. Bu hareket için düz bir sopaya ihtiyacınız olacaktır. Mopu çıkartılmış bir sap bile iş görecektir. Enseye alınan sopa, halter kaldırılacakmış gibi yanlardan tutulur ve ayaklar omuz genişliğinde açılır. Bacaklar dönmeden, vücudun üst kısmı sağa ve sola yavaş hareketlerle çevrilir. Bir sağa ve bir sola dönme, bir tam hareket olarak sayılmalıdır. Bu şekilde bu hareketten 25 kez yapılması ve ikinci ay 30’a çıkartılması özellikle yan karın bölgesinin değişimine olanak tanıyacaktır.
Yeni İğne Oyası Modelleri 2020
Biz bayanlar iğne oyası modelleri konusunda yazma ve havlu kenarı süslemeleri için farklı örnekleri daima kullanmak isteriz. Dolayısı ile her yıl yeni iğne oyası örnekleri piyasaya çıkmakta. Yöresel bazda baktığımızda Karadeniz iğne oyaları kadar anadolu iğne oyası modelleri de ön plana çıkmakta. Bu nedenle çeyizlik ürünler konusunda bir bayan olarak iğne oyası yapımı daima karşınıza çıkabilir. Acaba iğne oyası yapılışı nasıl, kolay iğne oyaları ve değişik iğne oyası modelleri hakkında bilgi talep edebilirsiniz. İğne Oyası Örnekleri Ülkemizde farklı yörelerin kendilerine has özel iğne oyası modelleri bulunur. Bu modeller o yöreyi simgeler. Son dönemlerde ise yeni iğne oyaları internet ortamında renkli ve gösterişli oluşuyla dikkat çekiyor. Yapımı çok kolay olmasına rağmen, çok güzel görünen bu oyalar aynı zamanda takı olarak da kullanılıyor. Bu nedenle bireyler, model seçimi yaparken kolay ve gösterişli bir örnek düşünerek hareket eder. Çoğu bayan yazma kenarı veya havlu kenarları için iğne oyası süslemelerini kullanarak, boncuklu iğne oyaları modellerine ağırlık vermekte. Hem renk tonları hem de iyi bir örnek olması açısından en fazla talep edilenler arasında diyebiliriz. Günümüz şartlarında 2020 iğne oyaları modellerine baktığımızda başta tahta boncuklu oyalar olmakla beraber Trabzon iğne oyaları, Adıyaman iğne oyaları ve Mardin iğne oyası örnekleri gelmekte. Yapılışı bakımından zor iğne oyası örnekleri olarak gösterilse de, eliniz alıştıktan sonra artık çok basit bir şekilde yapıldığını görmüş olacaksınız. İğne Oyasından Neler Yapılıyor? İğne oyaları yıllar öncesinden beridir en zor örgü modellerinden sayılıyor. Kadınlar arasında iğne ile kuyu kazmak olarak da tabir edilen bu oyalar anlatımlı iğne oyası modelleri olarak internetten aratılabiliyor. Kadınlar oya yapımına bu sayede ulaşarak iğne oyasının nasıl yapıldığını öğrenebiliyor. İğne oyası hemen hemen tüm örtü çeşitlerinde kullanılırken; Namaz eşarpları Yemeni kenarları Havlu Kenarları Mutfak takımı Yatak odası takımı Kolye Küpe Bandana Etek uçları gibi birçok ürüne gösteriş katmak için kullanılıyor. İğne Oyası Nasıl Yapılır? İğne oyaları, bu oyayı yapmayı bilen kadınların kendi kafalarından model çıkarabileceği en zarif örgü modelleridir. Çok ince olmayan, çok da kalın olmayan naylon iplikle yapılır. Orta kalınlıkta ve orta uzunlukta olan bir iğne ya da ucu küt olan iğne oyayı yapmak için yeterlidir. İğne Oyalarının Yurt Dışındaki Önemi ise ülkemizde Trabzon iğne oyaları yurt dışında oldukça beğeni toplayan iğne oyalarıdır. Bu yörede bu oyayı, yurt dışından gelen etek altlarına işleyerek geçim sağlayan ev hanımları bulunmaktadır. Sizlerde bir model seçecekseniz aşağıdaki iğne oyaları tam da size göre diyebiliriz.
Yeni Tahta Boncuklu Oya Modelleri 2020
Yeni iğne oyası yazma kenarı örnekleri arasında biz bayanların en fazla merak ettiği konuların başında tahta boncuklu oya modelleri gelmekte. 2020 oya örnekleri arasında gösterilen modellere baktığımızda biz bayanları etkileyen birçok faktörün devreye girdiğini fark ediyoruz. Söz konusu tahta boncuklu oya örnekleri 2020 yılında yazma ve havlu kenarlarını süslemeye devam edecek! Boncuklu Oya Modelleri Türk geleneklerinde çeyizler en değerli el emekleridir. Çeyizlerin içinde yemeniler, boncuklu iğne oyaları ve elişlerinin farklı çeşitleri bulunur. Boncuklu oyalar da bu elişlerinin bir çeşididir. Boncuklu oyalar genellikle yazma kenarlarına ya da havlu kenarlarına yapılır. Söz konusu biz bayanlar, çeyizlere fazlası ile önem vermekteyiz. Çeyiz ürünleri arasında havlular, perdeler, lif derken bir çok ürünü görmek mümkün! Günümüz şartlarında oya işlemelerinde genele bakıldığında dikkate değer ürünlere daha fazla önem verilmekte. Yazmanın rengi ile seçilecek olan boncuk renklerinin uyum içinde görünmesi söz konusu. Boncuklu Oyalar Nelerdir? Boncuklu oyalar, oyanın çiçek kısmına ya da motif kısmına boncuk eklenmesiyle oluşturulur. Bu oyalar, örgü örmeyi seven ve bilen kadınlar için çok kolay olurken, bilmeyen kadınlar için hiç de kolay değildir. Sizlere bir çok boncuklu oyalar sunabiliriz. Ancak asıl önemli olan 2020 iğne oyaları konusunda yenilikçi örnekleri ortaya dökmek olacaktır. Boncuk; • Yazma kenarları, • Yatak odası takımları, • Mutfak takımları, • Salon takımları, • Perdeler ve zevke göre birçok elişi modelinin içinde kullanılır. Boncuklu Oyalar Nasıl Yapılır? Boncuklu oya yapımında genel olarak naylon iplik kullanılır. Oyaya başlamadan önce boncuğun bu ipliğe akıtılması gerekir. Çünkü oya yapımında boncuk örülürken, üzerine akıtıldığı iplikle kullanılacaktır. Boncuklar bazen sıra sıra dizili olarak satın alınırken, bazen ise tek tek ipliğe geçirilmesi gerekir. Bu işlem iğne ile yapılan bir işlemdir. Boncuklu oyaları yaparken, yanınızda ilgili malzemeleri hazır bulundurmanızda fayda olacaktır. Zira zaman kaybı yaşamamak adına işini düzgün yapmak isteyen hanımlar, tüm malzemeleri yanına dizerek hızlı bir şekilde yazma veya havlu kenarını boncuklu bir şekilde yapabilir. Oya seçiminde farklı motifleri de göz ardı etmemek gerekiyor! Boncuklu İğne Oyaları Nasıl Yapılır? Boncuklu iğne oyası modelleri çok gösterişli modellerdir. Yazma kenarları ve havlu kenarları boncuklu olduğunda çok daha zarif ve dikkat çekici olur. Ancak iğne oyası yapımında boncuk ipliğe dizilmez. Oya yapıldıktan sonra boncuk oyaya eklenir. Eğer iğne oyası boncuk üzerine yapılacaksa, iğne boncuğun boşluk olan yerinden geçirilir ve boncuğun üzerine oldukça hoş oyalar yapılır. Sizlerde aşağıdaki oya örnekleri aşamasını beğeniyorsanız resimlerin üzerine gelerek işleyebilirsiniz. Hatta çoğu bayan oya yaparak, para kazanmakta. Ek iş ilanları arasında iş alarak evine ek gelir götürerek, nakit para kazanabilirsiniz.
Kemiğin Paget Hastalığı Nedir?
Paget kemik hastalığı görülen kişilerin neler yapması gerektiğini içeren aşağıdaki bilgiler önem arz eder. Bu nedenle kemik hastalığı çeşitlerinden biri olan paget adını verdiğimiz bu sağlık sorununa büyük önem vermenizde fayda vardır. Paget Kemik Hastalığı Sindirim sistemi hastalıkları içinde karaciğer hastalıkları önemli bir yer teşkil eder. Tıp ilmi karaciğer hastalıklarına özel bir önem vermiş vücudun yaşam fonksiyonlarını düzenlemede yardımcı bir organ olan karaciğer sağlığı üzerine çeşitli branşlarla çalışmalar yapılmasına öncülük etmiştir. Hepatoloji; sindirim sistemi hastalıklarını inceleyen iç hastalıklarına bağlı bir yan bilim dalıdır. Karaciğer, safra kesesi, safra kanalları ve pankreası etkileyen hastalıkları araştıran, teşhis ve tedavisi yönünde çalışmalar yapan hepatoloji aynı zamanda adından da az çok anlaşılabileceği üzere daha çok hepatit virüslerine bağlı olarak oluşan hastalıkların tedavisinde endike rol oynar. Hepatit A, Hepatit B ve Hepatit C virüslerinin karaciğer üzerinde oluşturduğu tahribat ve hastalıkların giderilmesinde Hepatoloji bölümü klinik çalışmalarla aktif rol oynamaktadır. Paget Kemik Hastalığı Belirtileri - Tedavisi Günümüzde ölümcül hastalıklar arasında anılan Hepatit A,B ve C virüsüne bağlı hastalıkların incelenebilmesi önemli bir iştir. Hepatoloji; tek başına bu alanda uzmanlaşan bilim adamları ve doktorların çalışmaları ile bu hastalıklardan hayatını kaybeden insan sayısını en aza indirmek için çaba göstermektedir. Ayrıca karaciğerde oluşan siroza bağlı ölümleri en aza indirmek, mümkünse tedavi ile hastalığı iyileştirebilmekte hepatolojinin çalışma alanına girmektedir. Hepatoloji aşağıda sayabileceğimiz hastalıkların tedavisinde rol oynar: Aşırı doz ve / veya sürekli aralıklarla ilaç kullanımı Sarılık Siroz Karaciğer nakli Karaciğer kanseri Karaciğer yağlanması Alkol kullanımına bağlı karaciğer hastalıkları Hepatitler İlaca bağlı karaciğer hastalıkları Safra kesesi hastalıkları veya safra kesesine bağlı diğer problemler
Paget Hastalığı Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri
Kemik hastalığı tabiri olarak adlandırılan paget günümüz şartlarında kemik bozukluğu olarak da belirtilmiştir. Kemiklerin zamanla farklı varyasyona börünmesi (şekil değiştirmesi) olarak görülen paget hastalığı belirtileri de söz konusudur. Bir çok birey ise paget hastalığı nedir, ne anlama geliyor şeklinde araştırma içinde olmakta. Bu durum aslında insanların çoğunun farklı bilgilerin ne olduğunu anlamak içindir. Söz konusu bu gibi hastalık ile karşı karşıya kalmayan kişiler, bir cevap gereksinimine ihtiyaç duymamakta. Bu nedenle bilgi paylaştıkça çoğalır mantığı ile hareket ederek, akıllarda kalan paget hastalığı görselleri dahil bir çok konuda sizleri aydınlatmak istedik! Paget Hastalığı Nedenleri Paget hastalığı bir kemik hastalığıdır. Adını bu hastalığı 1874’te ortaya çıkaran İngiliz doktor Sir James Paget’ten almaktadır. Osteoporoz rahatsızlığının tam tersi olarak tanımlandırılır. Osteoporoza benzetilmektedir çünkü bu hastalıkta da kemiklerde deformeler, kırılmalar veya zayıflamalar görülür. Kemik erimesinden sonra yaşlılarda en çok görülen ikinci hastalıktır. Biçim bozucu kemik iltihabı olarak bilinir. Gözle görülür bir belirtisi yoktur, 40 yaşından sonra yapılacak röntgenlerle ortaya çıkarılabilir. Kemiklerde oluşan ağrı semptomları en büyük belirtisidir. Hastalık genellikle kafatası, leğen kemiği, belkemiği ile uzun kol kemiği ve uyluk kemiğinde kendini göstermektedir. Kemik dokularının parçalanmasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır. Vücut buna tepki olarak yeni kemik üretir fakat yeni kemikler genellikle vücutta düzensiz şekillerde yerleşir ve normal kemiğe göre çok daha yumuşak ve daha zayıf olabilir. Paget hastalığı neden dolayı meydana gelir bilinmemektedir. Herhangi bir tedavisi de yoktur. Sadece çeşitli terapi yöntemleriyle hastalığını vücuttaki etkileri azaltılabilir. Kalsiyum içerikli tedavi yöntemlerinin hasta şikayetlerinde önemli ölçüde azalmaya neden olduğu saptanmıştır. Paget hastalığı memede veya vulva da da görülebilmektedir. Paget hastalığının başlangıcında meme başında hafif katılaşma, egzama benzeri pul pul dökülme veya kızarıklıklarla karakterize olarak belirti gösterir. Tedavi edilmediğinde kabuklaşma ve deri lezyonlarıyla belirtiler bir sonraki evreye ilerler. Tedavisinde ihmal kansere yol açabilir, yapılan araştırmalar meme kanserlerinin %2 sinin paget hastalığı ile başladığına dair bulgularla sonuçlanmıştır. Paget Hastalığının Tedavisi Genellikle ilk etapta röntgen ile kemiklerin var oluş şekillerine göre farklı yapıda olup olmadıklarına bakılır. Eğer ki, kan tahlillerinde alkali fosfataz seviyesi aşırı miktarlarda ise bu hastalık için ön haber teşkil edecektir. Hastalıklı olan bölge için doktorların çoğu, parça alınarak biyopside araştırma yapmaktadır. Şikayetler fazla değil ise, bir tedavi uygulanmaz sadece öneri verilmekte. Ciddi durumdaki paget hastalarına ise D vitamini dahil kalsiyum vitamin takviyesi yapılmaktadır. Ağrıların düşmesi veya azalması içinde ağrı kesici ilaçlar veriliyor. Sonraki aşamada ise kalsitonin hormu verilmekte. Paget hastalığının seyri açısından kan değerleri takip edilmektedir. Normal seviyesine dönen değerler sonrasında paget hastalığı atlatılmış olmakta. Paget hastalığı şüphesi olanlar genellikle hastanelerde dahiliye bölümüne gitmeleri önerilir. İç hastalıkları olarak adlandırılan dahiliye , ortopedi ve travmatoloji bölümleri de önerilir.
Kan Alındıktan Sonra Morarma Nasıl Hızlıca Geçer?
Bildiğiniz gibi kan verirken veya kan alındıktan sonra morarma oluşuyor ve bir çok birey, kolunda veya vücut yüzeyinde oluşan bu morarmaların hızlıca nasıl gidereceğini eski haline getirmeyi sorgulamakta. Fazlası ile karşılaşılan durumlardan biri olan kollarda morarma, doku içinden kan alırken iğnenin temas ettiği yüzeyde meydana gelmektedir. Kan Alındıktan Sonra Oluşan Morarma Nasıl Geçer? Vücudumuzda hastalığa bağlı oluşan bir komplikasyonda teşhis için en önemli tıbbi yöntemlerden birisi kan tahlilidir. Bunun için genel olarak insan vücudunun kol bölgesindeki damarlardan şırınga yoluyla kan alınarak tahlile gönderilmekte hastanın herhangi bir hastalığa yakalanıp yakalanmadığı tespit edilebilmektedir. Genele bakıldığında kan alındıktan veya verildikten sonra kollarda oluşan morarma için bir tedavi söz konusu değildir. İlgili cilt üzerinde oluşan morarma ve şişkinlik kendiliğinden bir hafta içinde geçmektedir. Daha hızlı geçmesini isteyenler parmakları ile ilgili iğnenin yerine baskı yapmadan çevresine masaj yaparak kanın dağılmasını sağlayabilirsiniz. Son yıllarda sağlık alanında birçok teknolojik ve tıbbi cihaz geliştirme çalışmaları yapılmakta, ülkedeki sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için sağlık personelleri yoğun eğitimlere tabi tutulmaktadırlar. Her türlü eğitime rağmen kimi zaman sağlık personelinin yaptığı işte tam kalifiye olmamasından kaynaklı hatalar olabilmektedir. Kan Alındıktan Sonra Morarma Neden Oluşur? Kan alımı sırasında önemli unsurlardan birisi kolda kan alımına uygun damarı bulabilmektir. Bazı insanların damarları rahatlıkla bulunup kan alımı yapılabilirken bazı insanlarında damarları ince veya kolda zor bulunabilen türde olabilmektedir. Birçok hemşire bu tarz problemlerde işlerini rahatlıkla, ustalıkla yapabilirken bazı hemşirelerde sıkıntı yaşayabilmektedir. Kan alımı damardan usulüne uygun yapılmadığında damar patlamakta ve kan alınan bölgede kızarma veya morarma meydana gelebilmektedir. Bu korkulan bir durum değildir, en geç bir hafta içinde vücut bunu onaracak ve morarma ortadan kalkacaktır. 1 hafta içinde morluk ortadan kalkmadı ise doktora başvurmakta yarar vardır çünkü morluk oluşan bölgede olası bir iltihaptan şüphe duyma ihtimali artmıştır. Bu nadiren ortaya çıkan bir ihtimaldir fakat ihmal edilmeden sağlık kuruluşlarıyla irtibata geçmek sorunun ortadan kaldırılmasında önemlidir.
Gaviscon Şurup Ne Kadar, Prospektüs Özellikleri Mide Yanması Ekşimesi
Halk arasında mide yanması veya ekşimesi olan bireylere verilen tavsiyelerin başında gaviscon şurup gelmektedir. Bu şurup kullanımında, hızlı bir şekilde mide ekşimesi veya yanma hissi oluştuğunda anında gidermektedir. Ancak kalıcı bir özelliği yani tedavisi ne yazık ki, gaviscon şurup ile olmamaktadır. Yani gaviscon şurup kullanıyorum, mide yanmam artık olmaz demeyin! Bu sadece geçici bir rahatlama hissi uyarmakta. Gaviscon şurup nedir? Ne için kullanılır? Antiasitler; midenin oluşturduğu yüksek asit salgısına bağlı mide rahatsızlıklarından olan gastrit, dispepsi, mide ülseri, reflü gibi hastalıklarda etkili olan ilaçlardır. Alkali maddeler içermektedirler. Piyasada birçok farklı firmanın ürettiği birçok ilaç mevcuttur. Bunlardan biri ve en tanınanı hiç şüphesiz Gaviscon’dur. Gaviscon şurup, midesinde ülser, reflü vb. sorunları olan hastalar için doktorlar tarafından reçete edilen mide fonksiyonlarını düzenleyici bir ilaçtır. Mide fonksiyonlarında problem olan, reflü tetiklemelerine maruz kalan, ülsere bağlı mide ağrılarından şikayetçi olan, mide spazmı yaşayan, yediği ve içtiği yemekleri midesi hazmetmekte zorlanan, mide asidinden muzdarip olan kişiler için Gaviscon midenin yaşamsal fonksiyonlarını düzenleyen önemli bir ilaçtır. Reflü rahatsızlığı olan kişilerin doktora başvurduğunda ilk şurup önerimi olarak verilen gaviscon şurup, günde 2 veya 3 kez şeklinde verilmektedir. Ayrıca yemek borusu iltihabı, gebelik dönemindeki hazımsızlık tedavisinde ve son olarak mide veya göğüs ortasındaki yanma hissi olan şahıslar kullanabilir. Gaviscon Şurup Kullanıldığı Alanlar Gaviscon; mide fonksiyonlarını düzenleyici etkisiyle hamilelik yaşayan hastalar içinde önemli bir ilaçtır. Doktorlar içeriğinde anne ve bebek sağlığı üzerinde herhangi bir negatif etkisi olmayan sodyum aljinat, sukralfat ve antepsin bulunan bu özel şurubu hamile hastalarına güvenle reçete etmektedirler. Bu ilacın şurup versiyonu çok tutulmakla birlikte aynı zamanda hap tablet versiyonu da mevcuttur. Gaviscon şurup kullanımında olası yan etkilere baktığımızda yüksek dozda alınması sonrasında bu tür sorunlar olabiliyor. Bunlar yüz, dudak, boğaz da aşırı bir şişme ve nefes alımında güçlük çekilmesi olabilir. Eğer ki bu yan etkiler gaviscon şurup kullanımında oluşmuş ise acilen doktora gitmenizde fayda vardır. Gaviscon şurup fiyatı 2019 yılı dahilinde sadece 17.20 TL şeklinde. Tabi bu fiyatlar, eczanelere göre değişken olabilir. Bunun için tavsiye edilen fiyatının çok fazla üzerinde değil ise satın alabilirsiniz.
Plastik Cerrahi Hangi Hastalıklara Bakar?
Plastik cerrahi denilince estetik ameliyatı (operasyonu) akıllara gelmektedir. İnsan vücudunun iç veya dış yüzeyinde oluşan hasarların, giderilmesinde önemli bir sağlık bölümü olan plastik cerrahi ne tür hastalıklara bakar, sorusuna yanıt arayanlar aşağıdaki bilgileri okuyabilir. Bildiğiniz gibi estetik olmak isteyenler elini cebe atmaları gerekiyor. Zira bu operasyonlar belirli ücretler dahilinde, ancak her doktor aynı fiyatı vermeyebilir, yapılmaktadır. Bu nedenle vatandaşlar yani hastalar, estetik ameliyatı fiyatları merak edebilir. Burun estetiği, göğüs büyütme estetiği, yüz germe botoks estetiği örnek verilebilir. Plastik Cerrahi Hangi Hastalıklara Bakar? Plastik Cerrahi; tıp ilminin en yeni, en genç branşlarından biridir. Genel olarak plastik cerrahi branşının insanlar üzerinde bıraktığı magazin etki estetik ameliyatlarla ilgilidir. Evet; plastik cerrahiye estetik cerrahi de diyebiliriz fakat tek başına böyle bir tanımlama yapmak sığ bir benzetmeden ileri gitmez. Plastik cerrahlar, estetik problemi olan hastalara baktıkları gibi, hastalarının vücutlarında çeşitli nedenlerle oluşmuş iskelet sistemini ilgilendiren vücut ve organ şekli bozukluklarını, doku eksiklerini ya da deri, deri altı veya kaslardaki problemlerin düzeltilmesi ile uğraşan kendine münhasır bir branştır. Normal işlevini kaybetmiş bir organın tekrar gerçek görevini yerine getirmesini sağlamak plastik cerrahların asli vazifesidir. Plastik cerrahi kozmetik kaygılardan çok işlevsel bozukluklara bağlı kaygıların giderilmesini kendine vazife edinir. Plastik cerrahinin tanımını yaparken branşın tam adını belirtmek yararlı olacaktır. 2003 yılında YÖK tarafından yapılan değişiklikle branşın başlığına “estetik” kelimesi de ilave edilmiş branş adı “plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi” olarak tanımlanmıştır. Branşın adının içinde yer alan “rekonstrüktif” sözcüğü “yeniden oluşturma”, “onarma” anlamlarına gelmektedir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi plastik cerrahi hekimleri vücut şekli bozulan hastaları için öncelikle onarma bu mümkün değil ise yeniden oluşturma konusunda çalışmalar yapmaktadırlar. Türkiye’de son yıllarda özellikle çeşitli sebeplerle yüzlerinde problem oluşan hastalara yapılan yüz nakilleri plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi branşının ününe ün katmış ve bu tarz problemleri olan hastalara yapılan bu başarılı nakiller umut ışığı olmuştur. Yazımızda bahsettiğimiz genel içerikli paylaşımlar dışında bu branş için genel uğraşı alanlarını da detaylandırmamız gerekirse; Plastik cerrahi; Doğuştan anormal estetik problemler Doğum sonrası lekeler ve / veya doğumla birlikte görülen tavşan dudak rahatsızlığı Kulak kepçesi problemleri Göz kapağı, burun, meme gibi uzuvların eksikliği veya şekil bozukluğu Doğuştan problemli olan parmak şekli bozuklukları Dış genital organlardaki problemler El cerrahisi Kazalar sonucunda oluşan yüz kemik kırık problemleri ve cilt kayıpları Yanıklar Cilt kanserleri veya bunun oluşturduğu problemler Şeker hastalığına bağlı yaralar Obeziteye bağlı vücutta oluşan deformasyon problemleri Estetik problemler Burun veya göğüs estetiği Liposuction, yüz germe veya göz kapağı estetiği Kırışıklık giderme vb. hastalıklara bakan bir tıp branşıdır.
Dermatoloji Nedir? Hangi Hastalıklara Bakar?
Dermatoloji (Cildiye) Hakkında Merak Edilenler Tıptaki bazı uzmanlık alanlarının birden fazla anıldığına denk gelmiş olabilirsiniz. Farklı şekillerde anılan bu anabilim veya bilim dalları, bazen karıştırılmalarına neden olabilmektedir. Bunlardan birisi de dermatolojidir. Dermatoloji yerine oldukça sık şekilde cildiye de kullanılmaktadır. Kısacası dermatoloji ile cildiye aynıdır. Fransızca’dan dilimize giren dermatoloji, deri hastalıkları uzmanlığını ifade eden bilimdir.Arapça karşılığı ise cildiye olup anlamları aynıdır. Türkçe olarak “deri hastalıkları bilimi” şeklinde kimi zaman anılmaktadır. Deri ve Deri Türevli Yapılardaki Sorunlar Dermatolog (veya cildiyeci) doktorlar deri hastalıklarında uzmandır. Egzama, alerjik deri kızarması ve kaşıntısı gibi rahatsızlıklar, bazı tırnak rahatsızlıkları, saçlarda ve vücudun çeşitli bölgelerinde görülen mantarlar bu tıp alanı içerisinde araştırılmaktadır. Hatta sivilce ve akne gibi yağ ya da iltihap barındıran durumlar bile dermatologların uzmanlık alanına girmektedir.Cilt kanserleriyle ilgilenen bilim dalı onkoloji olsa da, bazı durumlarda dermatologların görüşleri alınabilir ve onların tedavi yöntemlerine başvurulabilir. Ayrıca sedef hastalığı, siğil, kıllanma, ben, saç dökülmesi ve uçuk gibi bakteri ya da virüse bağlı gelişen rahatsızlıklarda da dermatolojiden faydalanılır. Kısacası binlerce hastalık ve rahatsızlık doğrudan veya tali olarak dermatolojinin alanıdır ve dermatologlar tarafından tanısı konulup tedavisi yapılır. Dermatolojinin İlgi Alanındaki Hastalıklar Başvurulan hastanedeki teknik olanaklara, hastalığın tipi ve aşamasına ve dermatoloğun ilgi ve yeteneğine göre dermatolojide kullanılan tedavi yöntemleri çeşitlilik göstermektedir. Sistemik ilaçlardan yararlanılabileceği gibi bazı durumlarda cerrahi operasyonlar (ameliyat) gerekli görülebilir veya radyoterapi, fototerapi, lazer gibi diğer yöntemlere başvurulabilir. Birçok sağlık kuruluşunda dermatoloji bölümü olsa da, Türkiye genelindeki tüm şehir ve devlet hastanelerinde bulunmamaktadır. Aynı durum araştırma ve eğitim hastaneleri için de geçerlidir. Buna karşın üniversite hastanelerinin tümünde dermatoloji bölümü bulunmakta olup en az bir dermatolog görevlidir. Ayrıca özel hastanelerin bazılarında da bu bölüm vardır. Dahası, bazı özel hastaneler direkt bu alana yönelmiş olup isimlerinde de “deri, cilt, dermatoloji” gibi alanı çağrıştıran kelimeler bulunmaktadır. *Atopik egzama *Kontakt egzama *Kurdeşen (ürtiker) *Uçuk *Yanıklar *Siğil ve mantar enfeksiyonları *Saçlı derideki kepeklenmeler *Sivilceler *Böcek sokmaları *İlaçlara karşı oluşan reaksiyonlar *Vitiligo *Sedef hastalığı *Zona *Deri tümörleri ve kanserleri *Behçet hastalığı *Saç ve tırnak hastalıkları *Kıl dönmeleri *Aşırı kıllanma *Nasır *Frengi *Bel soğukluğu *Aşırı terleme *Zor iyileşen yaralar *Çiller ve doğum lekeleri *Cilt lekeleri ve benler
Dex Forte İlacı Nedir? Nasıl Kullanılır? Yan Etkileri Nelerdir?
Vücuttaki iltihabı yok etmede kullanılan dex forte ilacının en önemli etkin maddesi deksketopfren trometamol olarak bilinmekte. Ayrıca vücut içindeki ağrıların giderilmesini de sağlamakta. Dex forte ilacının ne tür ağrılara etkin ettiğine bakarsak; * Akut * Kas ve iskelet sistemi ağrıları * Eklem ağrıları * Kas yüzeyindeki darbeler sonucu oluşan hasar ağrıları * Baş ağrısı * Diş ağrısı * Diş eti iltihabı kurutulması * Ameliyat (operasyon) sonrası oluşan ağrıların giderilmesi * Kadınlarda regl sancılarının düşürülmesi Dex Forte Nasıl Kullanılır? Bu ilacı alanlar yani reçetesiz olarak satın alınıp, eczacılardan bilgi almayan veya güvenmeyenler, dex forte nasıl kullanılır, sorusuna yanıt aramakta. Söz konusu bu ilacı alanlar doktor tarafından yazılmakla beraber medikal ürünler arasında gösterilmektedir. Dex forte'nin kullanımı bu şekilde anlatılmakta. Doktor tavsiyesi olarak kullanılması önerilmekle beraber, ilaç içeriğinde bulunan etkin madde olarak aşırı dozda kullanılmaması önerilir. Günlük 75 mg olarak dex forte ilaç kullanımı önerilen toz miktarı olup, günde 3 kez ve 8 saat aralıklar ile atılması tavsiye edilmekte. Ağızdan alınan dex forte ilacı yutularak kullanılmakta. Kadınlarda hamile ve emzirme döneminde ise doktor önerileri dahilinde alınması önerilir. Yani doktor ne derse o şekilde hareket etmeleri söz konusu olmalıdır. Dex Forte’nin Yan Etkileri Nelerdir? Her ilacın ne yazık ki, bir yan etkisi olmaktadır. En ufak bir tepki ile kullandığınız ilaçlar farklı sonuçlar doğurabilir. Burada önemli husus her ilacın ana etken maddesinin ne olduğudur. Bu ilacın etkin maddesi deksketopfren trometamol olmakla beraber, buna alerjisi olan kişilerin kullanmaması veya dikkat etmesi gerekmektedir. Dex forte ilacının yan etkisi grup olarak C olarak sınıflandırılmıştır. Ne tür bir yan etki olduğunu bakarsak; * Yüz ve boğazda şişkinlik oluşması * Kalp çarpıntısı * Kurdeşen rahatsızlığı * Gözlerde kanlanma ve göz çevresinde kızarıklıklar oluşması * Tansiyon yükselmesine bağlı mide bulantısı ve kusma * Tansiyon düşmesi akabinde bayılma * Nefes darlığı * Zihin bulanıklığı, odaklanamama ve konuşmada güçlük çekme * İshal * Ani şekilde ortaya çıkan geçici görme kayıplıkları Şeklinde görülmüştür. Peki bu ilacın günümüz şartlarında fiyatı ne kadar? Buna bakarsak; Dex Forte Fiyatı Ne Kadar? 2019 yılı itibari ile ilacın mg düzeyindeki fiyatlar değişkenlik göstermekte. Yani dex forte 50 mg 30 tablet fiyatı 27,88 TL şeklinde.
Yenidoğan Bebek Yoğun Bakıma Neden Alınır?
Yeni Doğan Bebeklerde Yoğun Bakım Yeni doğan bebeklerin yoğun bakım ünitesine alınması için birçok sebep vardır. Bunlardan en ciddi ve en yaygın olanı solunum sıkıntısıdır. Buna dikkat edilmesi gerekmektedir aksi takdirde ciddi sağlık sorunları kadar kalıcı hasarlarda meydana gelebilir. Bu nedenle bebek doğduğu anda onun izlenilmesi gerekiyor ki, yeni doğan bebekler hızlıca yoğun bakıma alınır. Buradan belirli süre dahilinde onun tüm vücut fonksiyonları doktorlar ve doğum hemşireleri tarafından kontrol edilmektedir. Bebeklerde Solunum Sıkıntısı Neden Olur? Anne karnındaki bebek gelişimini en son solunumorganı olan akciğerleriyle tamamlar. Zamanını doldurmadan doğan bebeklerde akciğerler yeteri kadar gelişmediği için bebeklerde solunumsıkıntısı meydana gelir. Erken doğumla doğan prematüre bebekler yoğun bakım ünitesinde gözlem altına alınır. Belirtileri Nelerdir? Solunum sıkıntısı yaşayan bebeklerde; el ve ayaklarda, dudaklarda morarma, inleme şeklinde kendini gösterir. Solunum sıkıntısı yaşayan bebekler acil olarak yoğun bakım ünitelerinde gözlem altına alınmalıdır. Durumuna göre oksijen desteği başlanmalıdır. Kuvöz içi oksijen desteği yeterli gelmediğinde hud denilen cam fanus içerisinde oksijen desteğine devam edilmelidir. Bebekteki solunum sıkıntısı düzelmediği takdirde entübe denilen işlemle cihaza bağlanmalı ve oksijen desteğine devam edilmelidir. Bu Süreçte Bebek Beslenir Mi? Solunumsıkıntısıyla yoğun bakımda yatan bebeklerde beslenme aşama aşamadır. Cihaza bağlı olarak oksijen desteği alan bebekler genelde 2-3 gün sadece damardan mai yani serum ile beslenirler. Toparlanmaya başladığında ise OG (orogastrik beslenme sondası) ile ağızdan geçirilen ufak bir hortumla beslenirler. Düzelmeye başlayan bebeğin emme refleksi değerlendirilerek beslenmesi sağlanır. Yoğun Bakımda Bebekler Ne Kadar Kalır? Solunum sıkıntısı ile yoğun bakımda yatan bebeklerin toparlama süresi değişiklik göstermektedir. Akciğerler kendini hızlı toparlasa da önemli olan bebeğin ne kadar oksijensiz kaldığıdır. Bebeğin uzun süre oksijensiz kalması hipoksik beyine sebep olabilir. Bu süreçte yapılacak tek şey yakın takiptir. Bebeklerde Entübasyon Sonrası Düzelme Süreci Nasıldır? Solunum cihazı (ventilatör) desteği kesildikten sonra bebek solunum cihazından ayrılır ve nazal denilen burun deliklerine geçirilen ufak cihazla oksijen verilir. Nazal oksijeni tolere ettikten sonra, içine oksijen verilen bebeğin kafasını kaplayacak cam bir fanusla (hud) oksijen desteğine devam edilir. Bebek bunu da tolere ettikten sonra, sadece küvöz içerisine oksijen verilir ve bu şekilde takip edilir. Bebek küvöz içi oksijeni tolere ettikten sonra, oksijen desteği tamamen kesilir ve bu şekilde takip edilir. Eğer bebek bunu da tolere ederse solunum sıkıntısından kurtulmuş akciğerleri gelişmiş demektir.
Yaz Gelmeden Yağlardan Kurtulmak Mümkün!
2019 yazında geçen kış ve baharda tuttuğunuz sözlere uyamadığınız için vücudunuzla barışık şekilde denizin tadını çıkartamadıysanız, 2020 yazı için size altın nasihatlerden araştırdığımız ipuçlarını derledik. Pahalı spor salonlarına gitmeden veya bir antrenörle anlaşma yapmadan da iyi bir görünüm kazanabilirsiniz. Yazımızı bir kenara not edebilir, sık kullanılanlara kaydedebilir veya yazdırabilirsiniz. Fiziksel görünümünüzü olabildiğince hesaplı ve kolay şekilde fit hâle getirmek istiyorsanız, başlayalım… Göbek Yağlarından Kısa Sürede Nasıl Kurtulurum? 1. Yürüyüş Yapın: Yürüyüşlere biraz daha özen göstererek direncinizi artırabilir ve az da olsa kalori yakarak yaza kadar belli bir seviyede kilo verebilirsiniz. Evinizde yürüyüş bandı olmak zorunda değil. Halk otobüsü veya minibüsle bir yere giderken bir durak önceden veya sonradan inebilir, taksiyle giderken de tam kapı önünde inmek yerine en azından 500 metre mesafede inebilirsiniz. Evinize yakın yerlerde yürüyüş alanları varsa, hafta tatillerinin sabahını buralarda değerlendirebilir, diğer günlerdeyse iş bitiminde en azından 15 dakika kadar yürüyebilirsiniz. 2. Bisiklet Sürün: Bisiklet yolunu kullanma şartıyla, yürüyüş mesafesinden uzak olan yerlere bisikletle gidebilirsiniz. Vitesli bisikletlerde rakamı 5 ve altında tutarak daha sık pedal çevirebilir ve böylece bacak kaslarınızı geliştirip yağ da yakmış olursunuz. Ayrıca sık pedal çevirme bacağınızın daha ince ve orantılı görünmesini sağlayacaktır. Şayet bacaklarınızın kaslı ve iri görünmesini istiyorsanız, bisikletteki vitesi artırabilir veya yokuş yukarı sürerek sert ve ağır pedal çevirebilirsiniz. 3. Evde Egzersiz Yapılmalı: İlk iki maddeye ayırabilecek zaman ve olanak bulamıyorsanız, evinize de egzersiz yapabilirsiniz. Bunu bir düzene koymanız ve her gün en az yarım saatinizi ayırmanız gerekmektedir. Karın kaslarınıza ideal bir görünüm kazandırmak için mekik hareketini yapabilirsiniz. Başlangıç olarak üç set olarak on adet yapabilir ve ilerleyen haftalarda setleri ve hareket sayısını artırabilirsiniz.Karnınızın yanlarından şikayetçiyseniz elinize alacağınız bir ağırlıkla bu bölgeyi daha iyi bir görünüme sokabilirsiniz. Başlangıçta yarım kiloluk dumble kullanabilirsiniz veya yarım litrelik plastik su şişesini suyla doldurup onu da kullanabilirsiniz. İlerleyen dönemlerde 750 grama veya 1 kiloya çıkartmanızı öneririz. Hareket ise basit: Ayaklarınızı omuz genişliğinden yarım karış daha fazla açıyor ve sağ elle sağ ayak bileğine bacakları kırmadan uzanırken, sol eldeki ağırlığı yukarı kaldırıyoruz. Bu esneme hareketini tek yönlü on kez yapıp ağırlığı diğer ele aldıktan sonra devam ediyoruz. Toplamda yirmi olunca bir set tamamlanıyor. İlk hafta iki, sonraki iki hafta üç, ardından da dört set yapabilirsiniz. Kollarınızı için en ideal hareket şınav çekmektir. Eğer yapamıyorsanız, diz kapaklarınızı yere koyarak yapabilirsiniz. İlerleyen günlerde diz kapaklarınızı koymadan da yapabileceğinizi zaten hissedeceksiniz. Bu hareketi de ilk iki hafta boyunca her seti on şınav olmak üzere iki kez tekrarlayabilir, ardından da kendinizi iyi hissettikçe seti veya şınav sayısını artırabilirsiniz. Kollar ve omuzlar için ideal bir diğer hareket ise barfiks çekmektir. Kapıların iki yanına dayalı tutturabileceğiniz yuvarlak bir metalle bu işi tamamlayabilirsiniz. Eğer barfiks çekme olanağınız bulunuyorsa ilk hafta sadece barfikste 10-15 saniye asılı kalmanız yeterlidir. İkinci hafta beş kez çekip yine 10-15 saniye asılı kalabilirsiniz. Üçüncü hafta 10, dördüncü hafta 15 şeklinde her hafta beşer beşer artırabilir ve en son kalabildiğiniz kadar asılı kalabilirsiniz. Ayrıca ilerleyen haftalarda asılı kalırken bacaklarınızı yere paralel olarak uzatabilir ve öyle 5-10 saniye bekleyebilirsiniz. Karın kaslarınızın ısındığını hissedeceksiniz… Not: Evde egzersiz yaparken de bazı ısınma hareketlerini yapmalısınız. Spora başlamadan önce yapmanız gereken bu basit hareketler en fazla beş dakikanızı alacak ve vücudunu ısıtıp egzersize hazırlayacaktır. Kolları ileri geri çevirme, basit boyun hareketleri, bel çevirme gibi internette de bulabileceğiniz hareketler sonrası egzersize başlayabilirsiniz. 4. Diyet Olmazsa Olmaz! Önümüzdeki yaza ulaşana kadar uzun aylar bulunuyor. Şimdiden beslenme alışkanlığında bazı değişiklikler yapılabilir. Sabah aç karnına ve akşam yatmadan önce bir bardak çok soğuk olmayan suyu içebilirsiniz. Gün içinde de yeteri miktarda su tüketmelisiniz. Ayrıca sıvı tüketiminizi asitli, koruyuculu, renklendirici barındıran içeceklerle yapmamalısınız. Marketten meyveli soda almak yerine sade soda alabilirsiniz. Diyet Yapanlar Bunlara Dikkat Etmeli! Soğuk çaylardan veya meyve sularından almak yerine, meyve yiyebilir veya kendiniz sıkabilirsiniz. Tatlandırıcı olmadığından kendi sıktığınız meyve suyunun tadı hoşunuza gitmiyorsa, içine bir çay kaşığı bal ekleyip karıştırın. Cips ve bisküvi gibi ürünler yerine badem, fındık ve fıstık hem doyurucu hem sağlıklı seçenekler olacaktır. Kuru kayısı ve kuru incir ise sindirim sisteminiz için birebir doğal çözümler. Kilo kaybetmenize katkıları olacaktır. Tok hissetmek için yemeklere başlamadan önce su içebilir, varsa çorbayla başlayabilirsiniz. Hazır çorbalardaki kimyasallar yerine haftada bir tencere kendiniz yapıp peyderpey onu tüketmenizi öneririz. Zaten bildiğinizi düşündüğümüz “kızartmalardan ve yağlılardan uzak durma” gerekliliğini de paylaşalım.
Şifa Enerjisi Bioenerji Reiki Nedir? Nasıl Gönderilir? Kullanımı Nasıldır?
Kanser tedavisinde kullanılan şifa enerjisi ve iyileştirme aşamasında önemli yol kat edilmiş olmasına rağmen, henüz insanların çoğu bu bioenerjinin nelere faydalı ve iyi geldiğini tam olarak bilmemekte. Doğal şifa yöntemleri arasında kullanılan metotlara baktığımızda bir çok yöntemin, kanser tedavisinde insanlara iyi geldiği belirtilmiştir. Şifa Enerjisi Nedir? Enerji ile şifa yöntemleri insanlık tarihinin ilk çağlarından bugüne kadar gelen doğal şifa yöntemlerinin başında gelmektedir. Doğuştan hepimizde yaşam enerji kaynağı olsa da bunu kullanmak geliştirmek hepimizin farkında olduğu bir durum değildir. Görecelik teorisiyle ispatlandığı gibi tüm evren enerjetik bir alandır. Bugün dünyanın birçok ülkesinde hastanelerde ve terapi merkezlerinde uygulanan farklı enerji uygulamaları mevcuttur. Şifa enerjisi birçok farklı frekansta ve farklı yollarla kullanılan tek kaynaktan alınan, kişiden kişiye uzaktan ya da temasla aktarılan enerjiyi doğru kullanma tekniğidir. İnsanların çoğu doğal enerjinin önemini tam olarak bilmemekte. Bu nedenle bu gibi enerji türleri, kişilere pozitif etki sunar. Başta yoga olmakla beraber doğal enerjisi ile pratik yapmak, insanlara huzurlu olmayı amaçlandırır. Şifa Enerji Çeşitleri Nelerdir? Enerji Şifaları denilince Reiki, Bio-Enerji, Kundalini-Pranik Enerji, Kozmik Şifa gibi birçok farklı isimde uygulamalar yapılsada, hepsinin farklı yöntemleri bulunmaktadır. Bu uygulamalar tek evrensel kaynaktan gelen enerjiyi farklı yöntemlerle kişi ve olaylara durumlara uygulama teknikleridir. Şifa enerjisi arasında en sık kullanılan ise reiki olarak karşımıza çıkıyor. Sizlerde reiki enerjisini kullanarak bir çok hastalık türüne pozitif bir bakış sunabilirsiniz. Bunlar arasında en önemlisi kanser tedavisinde kullanılan enerji türleridir. Şifa Enerjisi Hangi Durumlarda Kullanılır? Yaşam gücü enerjisinin dengeli akışını engelleyen fiziksel ve zihinsel rahatsızlıkların ilk olarak enerji bedenimizde ortaya çıktığı artık geleneksel tıp tarafından da kabul edilmektedir. Tüm varlıklar en alt düzeyde tamamen enerjiden oluşmaktadır; düşünce ve duygularımızda enerji formlarıdır ve baskılandıklarında bedenin enerji sistemindeki aksaklıklara neden olurlar. Bu aksaklıklar bir süre sonra fiziksel ve zihinsel hastalıklar olarak karşımıza çıkarlar. Şifa Enerjileri Psikolojik tüm hastalıklarda (Bipolar-Şizofreni-Panik Atak vb. ) Kanser Hastalıkları Fıtık (bel, boyun, kasık, göbek) Tüm Deri Hastalıkları Kalp Hastalıkları Tansiyon Hastalıkları Felç hastalıkları Tüm Ağrılar Kilo Problemleri Bağırsak Hastalıkları Büyü Beddua ve Lanet Enerjileri Bağımlılıklar Negatif Enerjiler (Kin, Nefret, Endişe, Kaygı, Stres, Öfke, Korku) Kemik Hastalıkları Nefes Hastalıkları İnsan İlişkileri Düzenleme Bolluk Bereket Artırma Çakra dengeleme Aura Genişletme gibi bir sürü hastalık ve olaylarda kullanılan etkili yöntemleridir.
Psikiyatri Hangi Hastalıklara Bakar?
Ruhsal sorunları olan bireyler, hastaneye gitmeden önce hangi kliniğe gitmesi gerektiğini tam olarak bilemez. Psikiyatri bölümünün uzmanlık alanları dahil ne tür hastalara baktığını buradan öğrenebilir ve buna göre adım atabilirsiniz. Ruh hekimliği olarak tabir edilen bu bölümde bir çok ruhsal hastalıkların tedavisi bulunmaktadır. Öncelikle nedenleri, tedavi yöntemleri dahilinde bilgiler hasta yakınlarına sunulur, sonrasında tedaviye geçiliyor. Psikiyatri Nedir? Psikiyatri, ruh ve sinir hastalıklarıyla ilgilenen tıp bilimidir. Tıp bilimi içinde en çok ilgi gören, en eski ve en fazla değişime uğramış alanlardan bir tanesidir. Günümüzde psikiyatriye ilişkin bazı yanlış anlaşılmalar bulunmaktadır. Öncelikle bunlara kısaca değinelim: 1) Psikiyatrist, psikiyatri anabilim dalında uzman olmuş tıp doktorunu ifade etmektedir. Tıp eğitimi alan kişiler, ardından bu bölümde uzmanlaşır. Psikiyatristler, tedavi süreçlerinde ilaç yazabilmektedir. Psikolog ise, psikoloji bölümünü okumuş ve tıp eğitimi almamış kişilerdir. Sadece görüşmeye dayalı seans düzenleyebilirler ve ilaç yazabilme yetkileri bulunmamaktadır. 2) Psikiyatristler “deli doktoru” değildir; çünkü her insanın bir psikiyatristle görüşebilmesi olağandır. Bu durum göz doktorlarına “kör doktoru”, ortopedistlere “kırık çıkıkçı” demek gibi sığ bir görüştür. Hem yıllarca eğitim almış hekimlere hem de yolu hastaneye bir şekilde düşmüş bireylere hakaret gibi algılanması olağandır. Psikiyatri, yüzyıllardır bir değişim yaşamaktadır. Geçtiğimiz yüzyılda ABD dahil birçok ülkede şok verici tedavi yöntemleri denenmiştir. Elektrik verme, uyuşturucu ilaçlarla etkisiz kılma ve daha birçok yöntem uygulanmıştır. Buna karşın aynı alanda Edirne’de bulunan ve bugün müze olarak hizmet veren Sultan II. Bayezid Külliyesi’nde çeşitli müzik aletleri ve su sesiyle iyileştirme yöntemleri denendiği bilinmektedir. Osmanlı ve Selçuklular dahil bazı uygarlıklarda müzikten faydalanıldığı bilinmekte olup özellikle günümüzde de bilinen sanat müziği makamlarının farklı sorunlar için dinletildiği de bilinmektedir. Psikiyatrinin Alanları Nelerdir? Ruh sağlığına dönük hizmet veren alan, bu hastalıklarla ilgilenir. Genellikle erişkin (yetişkin) ve çocuklarla ergenler şeklinde iki bölüme ayrılmaktadır. Uyku bozuklukları, OKB, bipolar bozukluk, depresyon, şizofreni ve hatta bağımlılık gibi durumlarla ergen psikiyatristleri ilgilenmektedir. Buna karşın çocuk ve ergen psikiyatristleri ise disleksi, yeme bozukluğu, tik, otizm, downsendormu, öğrenme zorluğu gibi rahatsızlıklarda devreye girmektedir. Sonuç olarak bakıldığında psikiyatri bölümünde sosyal sorunları olan hastaların tedavisi amaçlanarak, buna göre bir yol haritası çıkarılmaktadır. Söz konusu bireyler ile hasta yakınları arasında ilişki asla koparılmamalı. Psikiyatri Bölümünde Bakılan Hastalıklar Hangileri? Ruhsal hastalıklar tedavi edilmediğinde kalıcı hasarlar meydana gelmesi ile bilinir. Sonraki aşamada tedavi edilmesi hem zor hem de sonuçları ağır olabilir. Bu nedenle çevresel nedenler kadar aile bireyleri arasındaki ilişki de bu bölüm dahilinde tedaviye dahil edilebilir. Peki bu bölümde hangi hastalıklar dahilinde tedavi ortamı sunuluyor. İşte yanıtlar; *Nedensiz huzursuzluk, karamsarlık *Sebepsiz korkular *Uyku bozuklukları *Panik atak *Kekemelik *Davranış bozuklukları *Asosyallik, sosyal fobi *Kaygı bozuklukları *Depresyonlar *Doğum sonrası yaşanan depresyonlar *Şizofreni *Aşırı tedirginlik *Öğrenme güçlükleri *Dikkat eksiklikleri *Bipolar bozukluk *Hiperaktivite *Kişilik bozuklukları *Anksiyete (kaygı) bozuklukları *Yeme bozuklukları *Kumar oynama, kleptomani, saç yolma gibi dürtü kontrol bozuklukları * Zekâ geriliği (mental retardasyon) *Uyuşturucu, alkol gibi madde bağımlılıkları
Özel hisseden kadın okur, sorar, cevaplar.
Özel soruların cevap bulduğu
özel platform kadinvip.com
info@kadinvip.com
Cilt Problemleri
Güzellik & Bakım
Sağlık & Diyet
İlaç & Krem